Genel

Hepimiz oradaydık

Hepimiz oradaydık

Bu, içinden geçtikten sonra korkmanız gereken bir kapı değildir. Ta ki bu korkuya inanmadıkça. Onu var eden şey tam olarakta iç sesin sorduğu bu soruya verilen cevapta yatar. Evet derseniz onun dipsiz mahzenini gerçekten görür, attığınız her adımda belirsizliğin vermiş olduğu o büyük ızdırabı tadarsınız. Hayır derseniz bu yükten kurtulmuş olur, adımlarınızı gitmelerini istediğiniz yöne doğru atarsınız. Kulağa hoş gelişinden anladığınız üzre bu durum özgürlüğün en uç noktalarından biridir. İşin güzel tarafı şudur: bu iki seçenekten birini seçmek aynı oranda zordur. Dolayısıyla birinden birine sizi teşvik eden bir dürtüye çoğunlukla rastlanmaz.

 İçinden geçtikten sonra adımınızı attığınız ilk yerde -bunu korkularınızdan arındığınızı hesap ederek söylüyorum- bir önceki adımınızdan çok daha farklı bir gerçeklikle karşılaşırsınız. Buradan anlaşılacağı üzere bu adımların devamlılığını sağlayan motivasyon budur. Birbirinden keskin hatlarla ayrılmayan fakat biriyle uzaktan yakından alakası olmayan tecrübeler bütünü. Yeniliğin vermiş olduğu o haz. Merak dürtüsündeki uyanış. 

 Adımların menzili tıpkı ilk kararında olduğu gibi kişiye aittir. Kişi alacağı bu kararın tamamen kendine mi özgün olduğunu sorguladığında buna kesin bir cevap bulamayacaktır. Daha sonra bu sorunun kendisinin başlı başına sonu uzaklarda olan bir yol olduğunu görünce, kişi soru sormanın lüzumlu olup olmadığını düşünür. Bununda kendi içinde bir soru olduğunu farkedince düşünme eyleminin kendisine karşı bir tiksinti duymaya başlar. Çünkü ona iyi şeyler hissettirmiyordur artık. Fakat kendini yenilemekten imtina etmeyen bir hezeyanla buraya kadar yürüdüğü yola sebebiyet veren ilk şeyin yine bir düşünceden ibaret olduğunu anımsar. Artık sorulara verilen cevaplar daima aynıdır. Korku yine hazzı tahtından etmiş, sebepler şelalesine dönüşmüştür. Haz, tıpkı batmakta olan bir imparatorluğun içerisindeki bir grup vatanseverin bütün bu imparatorluğu oluşturan ana hissiyatı saklamak ve büyütmek için gizli bir teşkilat kurması gibi tamamen yok olmamış, fakat kendi varlığını kağıt üzerinde sildirmiştir. 

 Bundan sonra alınması gereken tek bir karar vardır. Devam etmeye değer bir yol var mıdır? Yoksa bunca çabayı verecek olmak beyhude midir?




Bi yoruma ne dersin ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir