Genel

Tanrıyı Bulan Pusula

Tanrıyı Bulan Pusula

Hiç bir günün anlamı yok bu duvarların içerisinde. Her sabah kuş sesleri ile doğan güneşin odama giren ilk ışıklarının gözlerimde bıraktığı o yorgun uyanış ve sessizlik. Ellerim uzanmıyor gözlerimin gördüğü dağların diğer tarafındaki meşe ağacının vücuduna.  Gözlerim kan çanağı. Geceden kalma ayinin duaları yapışmış tenime. Kurbanın acı dolu sözleri piyanonun tuşlarına dökülmüş içim hep minör. Sigarayı bıraktım artık geceden sabaha masa üzerinde tek sigaralar yerine çikolatalar bırakır oldum. Mutluluğu bulma yolunda kendimi kandırmalarım biraz daha şekerlendi. Hükmetmeye gereken bir vücudumda yok artık. Ellerim klozet kapağını kaldırırken sikimin ucunda ıslaklıklığı hissedebiliyorum. Her şey gibi onlarda aceleci. Sizlerin veya benim ne ile yarıştığının farkında mısınız? Neyse. Bugün hava dünden biraz daha rüzgarlı bunu tarlada ki ekinlerden görebiliyorum. Midem ve ellerim dolaba gidiyor. Menu de iki yumurta var ve bir yeşil biber. Yumurtaların sahibi olan tavuklar ile tanışmak isterdim. Onları evimde ağırlamak ve şükranlarını iletmek isterdim. Ve yeşil biber tabii ki. Onun ilk toprağa düşüşünü ve büyüdüğünü görmek güneşi benden daha çok hak edecek bir yerde büyümesini izlemek isterdim.
Ama ne kendime saygım ne de tavuğun götüne saygım kaldı. Bana öyle bakmayın bu nedir filan diye hiç biriniz yumurtaları kırıp pişirip midenize indirdikten sonra şükranlarını iletmenizi bilmiyordunuz. Artık kendi dinimin duaları var . Ha kural yok merak etmeyin. Bugün yiyeceğim yumurta ya bibere şükranlarımı sunacağım. Sanırım onları ve beni yaratan  (şayet varsa) yaratıcı ile böyle bağlantı kurmayı deneyeceğim.
Belki o da benimle bu şekilde iletişim kurar. Yumurtama Ekvator da büyüyen bir eğzotik bir meyve tadı vererek. Bilmediğim bir tadı tatmayalı o kadar çok oldu ki. Sanki hatırlayacak ve öğrenilecek hiç bir şey yokmuş
gibi..




Bi yoruma ne dersin ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir