Genel

Kim Bilebilir?

Kim Bilebilir?

Son nefesinizi vermeden önce kafanızın içindeki tüm fantezileri gerçekleştirebilmek için toplamda ne kadar zamana ihtiyacınız var? Bunu hiç hesapladınız mı? Kalp atışlarınızı bir dakikalığına dahi olsa dinleme zahmetine girişip, bu ritmin bir süre sonra korkunç bir senfoniye dönüştüğüne tanıklık etmediyseniz muhtemelen hesaplamamışsınızdır. Hatta eminim şu an hayatınızda sayılamayacak kadar çok sahte ve üretilmiş problem vardır. Otobüs camındaki insan saçı yağı izlerine baktığınızda koltuğunuzu değiştirmenin yollarını arıyorsanız, evet artık eminim hesaplamamışsınızdır.

Eve gidip ilk iş olarak yalnızlığınıza bir nebze de olsa eşlik edecek boş bir gürültü kaynağı açtınız; bir şarkı, televizyon, internette herhangi bir video. Belki de hiç fanteziniz yok. Ne korkunç. Sağlıklı bir bedene, en zirvesinde olduğunuz bir ömre, çalışan bir kafaya sahipsiniz ama yine de tek bir tane fanteziniz yok. Hiçbiriniz o uydurulmuş normların ötesinde bir şey düşünmediniz belki de işten yahut okuldan eve dönerken. Sınıfınızdaki/çalıştığınız yerdeki birkaç kızı/erkeği toplayıp bir bovling salonuna gidip çırılçıplak bir şekilde bovling oynamadınız. Ya da bovling oynamaktan sıkılıp o kaygan ahşap zemini iyice kayganlaştırmak adına üstüne yağ döküp 69 pozisyonunda labutlara doğru kaymadınız. Daha sonra dışarıya çıkıp elinizdeki sıvı lsd'nin ne olduğunu soran polise "gözlük camı solüsyonu" deyip daha da inandırıcı olmak adına koca bir damla tattırmadınız. Yapamayacağınıza, her nasılsa, canı gönülden inandığınız şeyleri bir kez dahi olsa yapmayı denemediniz. Bunun yerine evinize gelen arkadaşlarınızla, üretilmiş dertlerinizin üzerine konuşup o sahte dertlere meze olsun diye sırf sizin o arabesk ihtiyacınızı karşılıyor diye bir şarkı açtınız. Bir türlü bastıramadığınız o yalnızlıktan günden güne korkmaya devam edip aynı şeyleri tekrarladınız ve koca bir döngünün içinde değersiz bir hayat sürdünüz. Hiç bilmediğiniz bir yerde çam kokusunun mayhoşluğuyla gün doğumunun o güzelliğini görmedi gözleriniz. Onun yerine gördüğü şey ise asla birlikte olamayacağınız o insanın piksellerle oluşan fotoğrafıydı. Dave Gahan'ın ruhani varlığı durduk yere yanınıza gelip o sessizliğin tadını çıkarmanızı söylemedi, kulaklarınız hiç duymadı. Özgürlük adına sahip olduğunuz tek şey mahkeme tarafından suçlu bulunmayışınızdı. Kafanızdaki bütün o yaratıklar iplerinizi hep ellerinde tuttu. Korkunun esiri olmuş bir halde yaşadığınıza inandınız.

Size de hak veriyorum ne de olsa yarına cebimizde para yoksa kim takar fantezileri. Yiyecek ekmeği bulamadıktan sonra kim sallar son nefesinde yaşacağın o pişmanlığın seni diriltip diriltip tekrar öldürmesini.




1 Yorum

  • Kalp atışlarımın hızlandığı, göğüs kafesimin bir yanardağın yükselttiği toprağa özendiği bir anda dedim ki kendi kendime “koş, koşabildiğin kadar, tak kulaklığı, doldur cebine çekirdekleri, bir fırt daha çekerken bırak anıları, yaşananları bırak ve o sevdiğin şarkıya ses ver, bitene kadar dudakların ile tütününü sarmala. En sonunda yağmur damlaları vururken yüzüne kaldır kollarını iki yana yavaşça. Atla o buz gibi suya, her şeyi geride bırak ve atla. Lütfen kendine izin ver.” dedim. Gözlerim hala görebiliyorken ve hala ayaklarım tutuyorken. Nefes alabiliyorken mesela.

    4 yıl önce
  • Bi yoruma ne dersin ?

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir