Bir yanlış var bu işte.
Yazılarda kendini bulduğun kelimeler olmak zorunda mı sahiden?
Yazılarda kendini bulduğun kelimeler olmak zorunda mı sahiden?
Gerçekten zamanı yakalayabiliyor muyuz yoksa zamanın içinde kayıp mı oluyoruz? Bence zamanın içinde kaybolurken zamanı yakalamaya çalışıyoruz. Çünkü çepeçevre sarmışken zamanın akışı bizi, biz ona koşmaya çalışıyor, onun kurduğu çemberden onsuz çıkmak istemiyoruz.
İnsan en güzel uykusunu en son anne karnında aldı. Peki sonra ne mi oldu? Doğdu, büyüdü ve büyüdükçe daha fazla düşünmeye başladı. Düşündükçe uykuları bozuldu, kaçtı.
Yolcu ütopyadan ayrılmak üzereyken bardaktan boşalırcasına yağan yağmur karşıladı onu. Sanki gidiyorsun vekalbin yaşadıklarına ağlıyor der gibiydi bulutlar… Çünkü yolcubu küçük ütopyasında çok güzel anılar ve arkadaşlıklar biriktirmişti.
Siganfu Sarayı’nın korku dolu o gecesi… Unutulmayan kırk yiğit.
Evet insan yaşar. Doğar, bir ailede can bulur. Büyür, bir yarin gönlünde can bulur. Ölür, kara toprakta can bulur.
Tarihimizin en derinlerine bakmaya ne dersiniz?
Anımsamakta pekte zorlanmadığın anılarını topla bakalım. Kaçı dostlukta demlenen bir çay olabilir?
Çay olur, olur elbet ancak kaçı demlenir?
Gelişme Oranı...
Bu süreçte gözünüze ilişen hataları iletisim@cayarasi.com adresine mail atarak ya da yorum yaparak bildirebilirsiniz. Şimdi neler eklendi/eklenecek gelin onlara bakalım.