Deneme & Hikaye

Dağınık Kalsın

Dağınık Kalsın

"Duygusal biri miyim?" dersin ya bazen kendi kendine. Aslında kasteddiğin şeyin sen bile farkında değilsindir. Duygusal biri olmaktan ziyade hala duygusal olarak hissedilebilinen durumların sende var olup olmadığıdır aslında merak ettiğin şey. Nedir yani? "Duygusallığımı kaybediyorum." dersin bazen ya da duyarsın bu cümleyi sıkça. "Yavaş yavaş yitirilebilinen bir durum demek ki." diye geçirirsin aklından. Peki, bu duruma bir şeyin sebep olması lazım değil mi? Yani sonuçta her şeyi bir sebebe bağlama gibi bir huyumuz vardır insanlık olarak. "Hayatta hiç beklemediğin bir anda, hiç beklemediğin bir olayın, hiç beklemeyeceğin kişilerce hayatının merkezine sokulması ve seni büyük bir buhrana sokma olayı mıdır?" seni duygusallıktan uzaklaştıran. Ya da daha saçma bir ifade ile artık kalbin yapması gereken daimi işe mi konsantre olmaya başladı?
Hadi hep birlikte o malum cümleyi tekrar edelim:"Ne saçmalıyor yine bu."
Devam, o halde.
Yaşadıklarımız ya da zorla bizim seçim hakkımız olmadan bize yaşatılan veyahut kendi seçim hakkımızı yanlış kullanarak oluşturduğumuz hatalar ve pişmanlıklar sonucu daha da önemlisi bizi izolasyona sürükleyen bir yapının oluşmasında etkili olan başlıca şüpheli kim? Neyseee buradan yürümeyeceğim… Yinede siz burayı bir düşünün.
Gün geçtikçe fark ediyorum hatta fazlasıyla fark ettiriliyorumki duygusal ilişkilerimiz sonucu yıprandığımız zaman kendimizi kapatmaya and içiyoruz. Ama bu and öyle herhangi bir and gibi değil körü körüne bağlandığımız ve cayma hakkımız olmayan bir and. Sonra kendimizi duvarla çevreleyip aynı olaylara tepkisizleşmeye başlıyoruz. Zaman zaman buna "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" gibi düşünsel faaliyetler ve hareketlerde ekleniyor. Sonuç duygularımızı güya kontrol etmeye çalışıyoruz. Yani onları kontrol etmenin tek yolunun duvar örmek, kesik atmak, bastırmak gibi eylemler olduğuna kendimizi inandırıyoruz. Lakin bu bizde oluşan durum aslında duygusuzlaşmak değil sadece duyguyu gün yüzüne çıkarmamak oluyor. "Nasıl başa çıkacağını bilmiyor veyahut sana zarar vereceğini biliyorsan bastırırsın tabi." diye bağıran sinirli sesleri duyar gibiyim. Hadi böyle yaptık bastırdık, bastırdık, bastırdık… Nereye kadar ulan, nereye kadar? İnsansın ve bir yerde sende patlayacaksın. O kadar korkuyorsunki bu uluorta bir yerde olacak diye gece karanlığına ya da dağlara sığınıp yalnız kalmayı seçiyorsun. Bir ardıç ağacı gibi yalnız ve hür.
Duygularını kontrol edemeyeceğini anladığın heran bunu yaptığını sen de biliyorsun kandırma kendini. Başa dönelim.
Duygusal biri miyim? Evvet, hepimiz duygusalız. Kralı gelse ben duygularımdan arındım diyebilir ancak ispat edemez. Sevgi vs değil sadece kast edilen yanlış anlaşılmasın. Ancak yorulduk be biz de. Hayatın farklı evrelerinde farklı ortamları görerek yorulduk belliki. Biraz rahatlamaya ihtiyaç var. Biraz dinlenmeye ve uzak kalmaya belki de kendimizden.
Toparlamak istemediğim bir yazı oldu. Bırakalım dağınık kalsın.
Bir süre dağıtalım ve dağılalım. Eyvallah.




3 Yorum

  • Bu tarifi yapılan şey duygusuzluk değil de hissizlik gibi, ‘ tüm hisleri bilen ama hiçbirini hissetmeyen, hissetmek istemeyen insan olmak’ bu insana dönüşmek

    4 yıl önce
  • Hissetmeyen değil de hissetmek istemeyen olabilir aslında.

    4 yıl önce
  • Hissettiğin şeyin tadını biliyorsun artık yaşadın ve bi daha böyle bişeyi hissetmek istemediğine karar veriyorsun, iki yolu var; ya tam dağıtacaksın herkesten ve herşeyden uzak, hissiz, tek ve sigara ile bir yaşam artık dağıtacak birşey kalmayacak, ama bu yolun sonu çıkmaz sokak, ya da formülünü öğrenip muhafaza ederek hiç umursamadan vurdumduymaz bi şekilde yoluna devam edeceksin, yazması kolay tabi gibi bi cümle duyar gibiyim, şu süreci yaşadım bir duyguyu hissetmek istememek nasıl birşey ben tadını çok iyi biliyorum ve hiç tavsiye etmem. Acıyla karışık o duygu doruk noktasına ulaştığında acıtacak bişey de kalmıyor artık geriye.

  • Bi yoruma ne dersin ?

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir