Edebiyat

Bir Fikrin Doğuşu

Bir Fikrin Doğuşu

Başlangıç #1
Bir fikrin doğuşuna bir de bulutların random şekillerine çok şaşırırım. Öyle bir anda ortaya çıkıverir ki tüm dikkati alır, bakakalırsın.
[[ Geçen gece başladık abimle muhabbete "kişisel gelişim" tadında, muhabbet nasıl tatlı geldiyse,
zaten hayatıma bi çeki düzen verme fikri de var kafamda,
o muhabbetin de verdiği gazla gece saat 1'de tüm bulaşıkları yıkamaya başladım . (Aslında bu arayı daha kısa anlatıp mevzuyu daha uzun anlatacaktım. Mevzuyu daha da uzun anlatacam artık.) Sadece bulaşık yıkıyordum.. kafamda 3-4 tane proje canlandı hepsi de birbirinden güzel hangisini hayata geçirsek ki "bilemedim" ]]

İlhamı arttırıcı, kişisel bi gelişim tadında edilen her muhabbet, yaratıcı fikirlerin de doğduğu en güzel zamanla hep denk düşer. Unutmamak adına sürekli yazılır, sürekli çizilir. Fikrin doğuşunun büyüsüne kapılırız ve o fikri süslü abartmalarla ortam malı haline getirmeye bayılırız. Öyle fikirler duydum ki dilden dile sekip atomlar parçalandı, elektronlar çarpıştı.. Konuşuldu da konuşuldu da ilk başta ki ana fikir neydi unutuldu… Ve bir fikir daha toprağı yarıp gün yüzüne çıkamadı.
O yüzden yaratıcı bir fikrin varsa, buna inanıyorsan gerçekten değerine değer katabileceğine inandığın insanlarla konuşmalısın.
Bir de fikri olup sorularla boğuşanlar var. Fikrini söylüyor ama fikri yapmamak için bahane üretiyor. Üzerine ben daha bu fikri nasıl yapamam diye kafa patlatıyorlar. Yani bahane üretmek için bahane üretiyorlar. Oysa ki çok basit bir örnek vereyim. Biz sürekli çay içmek, kahve içmek için otururuz. Belki milyon defa oturmuşuzdur. Bu sonu atom parçalamalı doyumsuz çay kahve muhabbetlerine. En dibe inelim ilk kez kafeye çay içmeye giderken ne yaptık? Biri dedi ki hadi kafeye gidelim, tuttuk onu takip ettik demi -Ettik. Şimdi milyon defa gitmişiz. Bizden mükemmel kim sohbet edebilir çayın yanında. İşin özü "Dostluk pekey (peki) demekle kaimdir" sözündeki gibi bir fikrin doğması için adım atmak gerekir.
Fikir ortaya atıldığında bir soru da otomatikmen sorulmuş olur ki o da "Yapacak mıyız yapmayacak mıyız?" Cevabı iki kelimedir. "Evet" ya da "Hayır".
Eğer aklınıza "Fikir iyi de yapabilir miyiz, altından kalkabilir miyiz ki" diye ikinci bir soru geliyorsa sen bu fikri yapamazsın. Yaparsan da yarım yamalak olur. (O yetkinliği kendinde göremiyor ama fikri de gerçekleştirmeyi çok istiyorsan yapabileceğin tek şey düzenli aralıklarla yetkinliğini kazanmak için çalışmalı, araştırmalısın.)
Tabiki bir fikir ortaya atıldı, kör bir şekilde "Evet" dedik. "Ee kesin başarır mıyız?" haydaa al işte bir ikinci soru daha sordun. Gene çaktın! Bu soruyu sorman da bi sıkıntı. Demek ki alelacele karar verdin ve aslında bu işi yapmayı istemiyorsun. Sen önce işini en iyi şekilde yap, isteyerek, severek yap sonrası olacağına varır zaten.
Bir fikir ortaya atıldığında fikri yapmak isteyip istemediğine ve yetkinliğe bakarak az çok fikrin ortaya çıkabileceği maksimum süreyi ve maksimum zirveyi herkes kolaylıkla tahmin edilebileceği düşünülür. Eğer sende hala böyle düşünüyorsan. Sana diyeceğim şey bilader gene çaktın. Bu düşünülen varsayım koyu bir muhabbetin ortasına meze olarak ortaya atılmış düşünceler için doğrudur. Sohbet bitince fikrin de unutulacağı malumdur. Ya da fikir gerçeklenmesi durumu yeteri kadar arzulanmadığında yine bu varsayım doğrudur.
Ama tabiki ben bu tür fikirlerle ilgilenmiyorum. Benim şuan asıl üzerinde konuşmak istediğim, bahsetmek istediğim, asıl ilgilendiğim konu işte o gerçekleşmesi için arzulanan fikirler, bu konuda yetkinlik kazanma çabalarıyla süslenen fikirler…..
Okuduğunuz gibi asıl gelmek istediğim yere varmam ne kadar uzun sürdü. Fikrimiz hangi filtrelerden geçti, hangi dikenlere sürttü, kibrit çakıyoruz mi tohum mu ekiyoruz?
Evet, o fikirler. Mucidi mucit yapan, soyut fikrini tüm filtrelere, dikenlere rağmen koruyup somutlaştıran fikirler. Dünyayı mı değiştirmek istiyorsun, hadi başlayalım (:
Şarkılar:
beta – iç kulak
pinhani – haftasonu
*
Ektiğimiz fikirlerin o toprağı yarmasın,
filizlenmesin diye o kadar çok uğraşıyoruz.




5 Yorum

  • Dünyayı değiştirmek isteyen bir insanın asıl amacı kendi benliğinin sınırlarının ulaşabileceği noktayı görüp bundan duyduğu hazda ya kaybolmak ya da bu anın farkına varmaktır. Tıpkı portakal suyu yudumlayıp trance müziğin o tekdüze ayininde kaybolmak isteyen insan gibi. Aralarındaki fark ise birinin bunu çok kolay bir yoldan ve acısız elde etmesi, diğerinin ise bunu elde etmek için neredeyse sahip olduğu tüm gücü son damlasına kadar harcamasıdır. Hayat, içinde sayısız organizmanın yaşamak için savaş verdiği, güçlülerin hayatta kalıp zayıfların elendiği bir platformdur. İnsanlık ise abartılıyor.

    5 yıl önce
  • o harika girdiğin cümleye yaptığın kıyaslamadan sonra şarteller attı, trafolar alev aldı, otobüsün içine penguen atladı. Trans müziğin tekdüze ayininde kaybolmak isteyen (bir de portakal suyu eşliğinde) kişiyle ile dünyayı değiştirmeyi amaç edinmeden başaran evrenin ruhunu arayan kişiyi kıyaslarsan orda bir dur derim. Kafasında kurulan düşünceler ile yalnızca kendini sarhoş eden adamla bir tutamayız. Kendi benliğinin ulaşılabileceği noktayı görüp kaybolmuyordur

    5 yıl önce
  • İnsan istediği ve gerçekten kendini verebildiği sürece ne kadar zor olursa olsun başarıya ulaşabilir. Lakin burada önemli üç unsur baş gösterir. Karar vermek, ilk adımı atma cesareti ve istikrar. Bu üç unsur o kadar önem taşırki fikri hayata geçirme konusunda şaşırıp kalırsın. Olmazların olabileceğini görürsün. Taki deliliğini dahiliğe çevirdiğini etrafındakiler anlayana kadar.

    5 yıl önce
  • Ulan atın erekte olmuş cinsel uzvu, insan denen varlık bu hayatta yaptığı şeyleri niye yapar hiç düşündün mü? Kendine öyle veya böyle, maddi ya da manevi, bilinçli yahut bilinçsiz fayda sağlamayan bir şeyi yapmaya karar verir mi insan zihni? Salı pazarında aldığın şeyi alırken neye göre seçtiğini sanıyorsun? Veya her sevişmende üreme amacı mı güdüyorsun? Sigarayı yakmak için çakmağa uzanan eline o kararı verdiren şeyin ilahi bir kudret olduğunu mu sanıyorsun? Her eylemin amacı bellidir. Esrar içen adam da aldığı hazda kaybolmak ister, büyük ideallerin peşinde giden adam da işin sonunda rahatlığın zirvesinde yok olacağını bilir. Yoksa sen “ben” dediğin şeyi çok mühim bir şey mi zannediyorsun? Misliš da si veliki a tako si mali

    5 yıl önce
  • Bu sözlerim Hakkı Airlines şirketinin uçağının benzin deposuna cücük lastiği ile sıkılmıştır.

    5 yıl önce
  • Bi yoruma ne dersin ?

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir