Deneme & Hikaye

Ben, sen, o, biz, siz, onlar…

Ben, sen, o, biz, siz, onlar…

Ne anlatsam, bilemedim. Bir dağ başında dolunayı izlemeyi mi yoksa yırttığım resimleri parmaklarım titrerken birleştirmeye çalıştığımı mı? Sorma be, neden bu haldesin? Ben hep böyleyim. Zıtlıkları yaşadım yıllarca. Öyle kolay yoldan gidemem sonuca. Kendimi yorarım, seni yorarım. Uyuyamam belki gecelerce. Ama zor biri değilim sadece zorun peşine düşmüş sonuçları kolaylıklar yaratarak bulmaya çalışan biriyim. Sarılırım şarkılara. Dudaklarımdan düşmez sesin. Harman olur belki geceler, sana çıkardı. Bu kez bana çıktı tüm yollar. Beni umursama. Bak Ay'a hala yerinde. Ben yerimdeyim gecelerce. Bu yazıyı sana yazdığımı düşünme. Biraz önce okuduğum bir yazıda şöyle diyordu: Paraşütsüzde uçabilirsin ama sadece bir kere. Ben her gece paraşütsüz dalabilirim düşüncelere. Değer verme sözlerime. Ben Ay'a aşığım. Zorlandım, belki günlerce bir dağ başında. Dinledim kendimi ve keklik seslerini. Koştum, gözlerimin görebildiğince uzağa. Bir nefes daha çekerken sigaramdan ayaklarım üşüyordu. Demekki tek gerçek benim bu hayatta. Konuşma şimdi bunları okurken kendi kendine. Saçmalamış deme, mesela. Ben saçmalamayı da, saçmaladığım insanları da severim. Yağmur, toprak birleştik ve biz olduk. Dudağımda dudaklarındaki toprak tadı aslında. Ama bunun adı şehvet. Olmazdı zaten hikayenin başı. Hadi Machodolar, bana bir tokat at ve kendimi Cem Karaca şarkılarında bulayım. O ucu bucağı olmayan yolda sigaramı günbatımına doğru bir kez daha çekeyim. Kirlenen çığlıklarımızın gölgesinde susayım. Çıkalım bu rüyadan. Belki zaman hızlandı ama biz yavaşladık. Ben mutluyum. Hadi o fotoğrafı tekrar çekelim yada bir duman daha. Beni tutma düşmek istiyorum her gece. Sonu yok bunu biliyorum ama sonunun bademciklerini gıdıklayayım. Dudaklarım kurusun, nehirlere varayım. Ve son bir şey daha. (şey; her zaman ayrı yazılır, – ki' lerin a*ına sen koy Hakkı Cengiz) Ben, güzelleşmek değil uyumak istiyorum.

Bu yazının temelini atan bendim
Duvarlarını ören sendin
Sebep olan oydu
Yaşamak için nefes alan bizdik
Koşturmaca içinde olan sizdiniz
Aklına bile getirmeyenler onlardı…




1 Yorum

  • İnsan yanlızlığa zorla itilince gözünü aya, kulağını rüzgarın hışırtısına çevirmekten başka çıkar yol bulamıyor kendinde. Çünkü sevmiyoruz kendimizi o kadar. Kendimizle başbaşa kalmaktan korkuyoruz. Etraftaki bütün sesler sustuğunda benliğimizin bize gerçeklerden bahsedecek olması düşüncesi bile yetiyor canhıraş kaçmamıza. Bunu başına buyruk bir tespit olarak söylemiyorum ayrıca. Bu konuda yapılan deneyler dahi var. Ama insan olarak böyle zayıflıklarımızın olmasının yanında çok güzel bir özelliğimiz daha var: Adapte olmak.
    Sike sike alışacaz yani.

    5 yıl önce
  • Bi yoruma ne dersin ?

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir