– Göremezsin . – Ama ben görmek istiyorum . – Hayır bu kadar geniş göremezsin . – Evet göremem ama,bu hiç bir zaman görme istediğimi benden alamaz .Çünkü o tam burada .. – Dokunabilir misin ? – Bilmiyorum ama dokunmak istiyorum.. – Hissetmek istiyorum . – Sence bunu kollarım olmadan da yapabilir miyim ? – Neden yapamayacaksın ki. Sadece et ve kemikten mi ibaret olduğunu düşünüyorsun ? – Et ve kemiğin haricinde başka ne kirletebilir ki bu kadar ? Daha kirli olamam .. – Üzüldüm. Bilmiyor olmak seni ne hale getirmiş . Oysa eskiden böyle miydin… – ”Eskiden” Tam olarak ne zaman ? – Bilmiyorum .Şuan neredeyiz,hangi zaman da,hangi günde Paslanmış bir saatin hangi rakamının üzerindeyim bilmiyorum . – Bana söyler misin ? Bilmek istediklerime nasıl ulaşabilirim . – Benle konuş ? Hayır konuşamazsın çünkü ben duyamıyorum . – Hissedemiyorum ve göremiyorum .. – Bilmiyorum – Bilmiyor musun ? – Evet ama bilmek zorundayım. Peki nasıl bilebilirim ? – Dur biraz , sanırım ben bunu biliyorum . Evet evet biliyorum .. Bildiğimi biliyor olmam ve bildiğim hakkında bildiğimi düşündüğüm zaman aslında bunu yaşamış oluyorum . – Zaman işte tamda ”Bu an ” değil mi ? – Evet anımsıyorsun . Fakat şuan ki yokluğunun yanında o zaman ki varlığının detaylarını hatırladığını sanmıyorum. – Hatırlıyorum elim ve ayağım vardı. Ve görebiliyordum. – Peki ya başka ? – Dahası var mı ki ? – Evet sen şuan burada ki varlığını kanıtladın.Fakat senin daha önceden sahip olduğun özelliklerini bilmiyorsun.Çünkü hatırlamıyorsun . Hatırlasana duya biliyordun.. – Ne ? Duymak mı . O da ne ? – Bilmek istemezsin sandım . – Gel göstereyim . – Bu kalın ses ve ince ses mi ? Böyle bir şey hatırladım. – Hayır onun adı Klasik gitar ve Flüt .. – Ve Klavye .. – Varlığını kaybetmeden hemen önce gezegeninde bu çalıyordu . – Peki bunun bir adı var mı ? – ” The days before the fall ” – Vay canına ! Bir ömür bunla yaşayabilirim sanırım ne kadar güzel Ama bir şey var. Bir his.. – Nedir ? – Birilerinin gözlerinden damlalar akıyor. – Ama benim gözlerim yok ki.. – Hayır senin gözlerin var . – Evet evet benim gözlerim var ama burada değiller ki . – Evet öyle ama şuan olduğun zamanda da var .. – Hissedebilir miyim ki ? – Sadece düşün .. – Sanırım çok yorgunum . Acı sence bu olabilir mi ? Acının ne olduğunu nasıl anlayabilirim ki ? – Çok karanlık .. Acaba acı aydınlık mı ? – Göremiyorum ki – Yaşıyor muyum bilmiyorum .Bu durumda acının gerçek olduğunu nasıl bilebilirim ki ? Yaşadığımı bile bilmiyorken.. – Ben neredeyim .Sen kimsin ? Neden bu kadar karanlık ? – Aa bir surat . Kafasının üstünde gözleri var. Ve her yer mavi .. – Bak düşününce hatırladın görmeyi hatta detayları .Şekilleri renkleri . – Gördün mü her yerde mavi var . – Evet.Mavi beyazdan gelir. Beyaz her şeydir . Mavi en sevdiğidir . – Bu konuşmayı da yaptık galiba ? – Evet büyük bir bağlantıyı da kaybettikten sonra .. – Kader işte engelleyemiyor insan .. – Hala aynısın . Sadece kendini tekrar ediyorsun . – Ve hatırlayamıyorsun .Az kaldı zorla kendini . – Şu elindeki çiçek mor mu ? – Geri zekalı geriye gidiyorsun ilerle ! – Hayır bana bunu söyleyemezsin . Susmalı mıyım ? – Nasıl ya ? Bana hatırladığımı söyleyemezsin .. – Ben Oradaydım . – Gece. Büyük bir gece. Sesleri duyabiliyordum .. – Sana bu seslerin ne olduğunu sorduğumda bana gece yi dinle demiştin.. – Evet ben o gece dinledim.. Bir böcek karanlığın sessizliğini bölüyordu . Ve dere vardı . – Onu görmüştüm ..Maviydi . – Evet mavi hatırlıyorum . Sence bu hatırladığım zaman mı ? – O günün zamanını bilmiyorum . Ama düşünerek bulabilirim. Bilmem için düşünmem gerek. Evet Evet ne yapmıştım. O günü düşün .. Düşünmeliyim bilgiye ulaşmam gerek. – Küçük detaylar evet yoğunlaş. Yoğunlaşmam gerek .. – Hayır hayır nerede bunlar . – Baba Orada mısın ? – Bugün bana ne söylemiştin ? Hatırlamalıyım .Benimle konuş lütfen .. – Düşünmeliyim duymuş olmalıyım . Neden onu dinlemedim ki ..Şimdi duyamıyorum .O günde mi duymadım acaba ? Hayır hayır duymuş olmalıyım.. Lanet olsun o günü hatırlamam için duymam gerekiyordu .. – Ben dinlemedim mi Baba mı ? Duymadım mı ? – Hayır duymam gerekiyordu .Hatırlamam için lütfen duymuş olim . Başa dönmek istemiyorum . – Ben doğdum mu baba ? Neden duymadım neden ? – O günü hatırlayamazsam bilemem ..Düşünemem . Bilmiyorum .. – Evet Hatırlayamıyorum.. – Hani benim korkularım sizin paranoyalarınız olmuştu . Gerçek tam tersi iken benim korkularımın gerçekçiliğine inandınız. – Evet kaçıyorduk hepimiz .Fakat bu yanılsamayı çok sonra anladık . – Sonra tekrar içinde bulunduğunuz gerçeğe döndünüz ve devam ettiniz sonuna kadar . – Halbuki aldanmayıp beklemeyip daha erken bitirmiş olsaydınız kalkınca çok harika bir şey görecektiniz. – Aldanmanın halini gördün mü ? Acaba daha başka neler var .. – Aldanıp kaybettiğim nelerin var. – Düşün bakalım düşün .. – İstemiyorum artık . Yeterince yoruldum . – Buna bir son verilmeli böyle devam edemez. Bana yardım etmelisin. – Böyle devam etmesine nasıl izin verebilirsin ? – Düşünemiyorum . – Hatırlayamıyorum tek yaptığım bu .. – Bir dakika … – Bu ? – Evet sanırım gerçekten ”Bu”.. – Hayır ama nasıl düşünebilirim ki ? – Böyle bir şeyi hatırladığımı sanmıyorum .. – Düşün Düşün .. Cümleler . Hayır kelimeler . Çok karışık,ayırt edemiyorum .. Düşünmeliyim . – Düşünmeliyim ? – Ama nasıl olabilir ? Peki ya düşünce ? Var olmak . Ne diyorsun ? – Bir düşüncenin farkına nasıl varabilirim ki ? – Olamaz . Bu da ne ? – Sen . Sen o musun ? – Nasıl olabilir ki ? – Nasıl var olabilirsin ki ? – Sana diyorum . Cevap ver bana . – Nasıl var olabilirsin .. ? – Bunu bilmem gerekiyor . Yaşıyor muyum ölümüyüm sence ? Konuşsana.. Nasıl farkına vardın ? – Ben ” Bu ” muyum .. – Bu şekilde devam etmemeli . Buna bir son vermelisin. Var olabiliyorsan eğer bunu da başarabilirsin sanırım. – Hey . Orada kimse var mı ? – Neden susuyorsun .. – Lütfen bir sona nasıl ulaşabilirim .? – Düşünemiyorum .. – Burası çok sessiz ve karanlık . Siyaha soluyorum .. – Buna bir son vermelisin … Bu Son Yazımdır . Herkesin Kalemine Sağlık Dostlar ..
5 Yorum
Sorularda kendimi yaşadım be. Bi an için kendimle dertleştim. Hissettim her kelimeyi. Benliğimi çalmış kelimelerin ışığını hissettim. Bozmadım o büyülü geceyi. Kelimelerimi söndürdüm kül tablasında. Eyvallah Hu eyvallah…
Yazmaktan korkulan cümleler bunlar . Bu kadar düşüncenin içerisinde yaşlanmak ise beni ne ben yapabiliyor nede bir sona ulaştırabilir . Bu uzun bir çizgi sağı ve solu olmayan inişli ve çıkışlı ne ölebiliyorsun nede yaşıyabiliyor ne bir lanet nede bir keramet bunun bir ismi yok sadece hissedebilirsin onuda yarım yamalak
Bütün bunlar bir ekranda doğdu. Hiç kimsenin kulaklarından geçmedi. Ve bir ekranda ölüyor. Böyle olacağını düşünmemiştim.
İçimde sanki yatalak bir hasta var ve hep aynı şeyi tekrar ediyor. Öldür Beni Öldür Beni Öldür Beni Öldür Beni Öldür Beni .. çok yoruldum artık
Damarlarımda akan kan aynı tütün sarmaktan elleri sarılı yaşlı bi dayı gibi. Ciğerlerini teslim ettiği nikotinin verdiği o bıyıklardaki sarılık gibi. O sarılık kadar keskin ve yorgun. Bi kaçış yolum yok. Kendim ve o sigara dumanıyla başbaşayım ve daha nice yorgunluklara selam çakıyorum…