Edebiyat, Genel

Faruk

Faruk

 Faruk okuldan her zamanki gibi bezgin bir halde çıkmış, suratına o tiksinç ifadeyi takarak kaldığı yurda hafif adımlarla gidiyordu. Otobüse binmek yerine yürümeyi tercih etmişti Faruk bu kez. Kimselere varlığından bahsetmediği sigara paketinden bir dal alıp yaktı. İlk dumanın ardından suratına gelen gülümseme nikotinin vermiş olduğu kısa süreli öforiden değil, sigarayı kimseyle paylaşmak zorunda kalmamasının verdiği rahatlıktandı. Daha önce farklı ortamlarda 120 kez yaptığı espriyi sınıfta yapıp herkesin gülüyor oluşunu kafasında tekrar tekrar canlandırıp neşelenmeye ve bitkinliğini unutmaya çalışmıştı. Zira hayal gücü yalnızca buna müsaitti. İçerisinde ve merkezinde kendisinin olduğu her olgu ve olay ilgisini çekerdi sadece. Kürek gibi elleri vardı Faruk’un. Gülerken elleriyle dizlerine vurup çıkarttığı ses kalıcı duyma problemlerine yol açabilirdi.

Sartre’dan girer Schopenhauer’den çıkardı…

 Gün içerisinde yaptığı iş internette komik videolar izlemek, sigara içmek, komedi filmleri izlemek, birileriyle zırt pırt muhabbet etmeye çalışmak olsa da, her konuda fikir sahibiydi Faruk. Ortamlarda asla lafın ardında kalmaz, alakalı alakasız her türlü şeyi söylerdi. Sartre’dan girer Schopenhauer’den çıkardı. Para kazanma yollarını çok iyi bilirdi. Aslında mükemmel bir tüccardı. Bina dikme hususunda engin bir ilmi vardı. İnşaat mühendisliği okuyanlarla kıyasıya tartışır, onlara sürekli yeni şeyler öğretirdi (!) Edebi yönü çok genişti Faruk’un. Belli başlı kelimelerin farklı kombinasyonlarıyla mükemmel olduğunu sandığı şiirler yazardı. Sevdiği kızdan karşılık bulamamıştı bir türlü. Bazen belli aralıklarla ah çekerdi. “Aaah ah, yalan dünya. Başımı alıp gidecem uzaklara. İnsanların iki yüzlülüğü kahbeliği beni bitirdi be kanka” tarzı cümlelerle ne kadar dertli ve derin bir insan olduğu izlenimini vermekten geri kalmazdı.

Öğrencilerine aynı ses tonuyla ders anlattı..

 Mezun oldu Faruk. Askerden döner dönmez evlendi. Araba taksitine girdi. Her sabah erkenden kalktı. Küfür ederek işe gitti. Şu parayı bir denkleştireyim ile başlayan cümleler kurdu. İsteksizce sevişti. İştahsızca yemek yedi. Öğrencilerine aynı ses tonuyla ders anlattı. Çocuklarına sürekli dünyanın zalim olduğundan ve çok çalışmaları gerektiğinden bahsetti. Faruk yaşlandı. Faruk öldü.




7 Yorum

  • aslında her ortamda denk geldiğimiz bi tip bu faruk, sevmediği işi yapan, çocuklara kazandıracağı, aşılayacağı tek şeyin “sıradan olmak” olan tek sözü “çalışın gençler” ve o çocuklar o işi kolay yoldan nasıl öğrenir/öğretirim filan lükstür onun için ve ihtiyaç duymaz… Alaycı bir dille güzel bi eleştiri olmuş kalemine çay kanka

    7 yıl önce
  • varsayılan avatar

    Birisi şuna Faruk la aranda ne geçti diye sorabilir mi ..

    7 yıl önce
  • Bir de “yastığım bir keş 3” çıkacak mı? çıkacaksa ne zaman 😀

    7 yıl önce
    • varsayılan avatar

      Bugün yarın

      7 yıl önce
  • Bugün yarın demişim. Ama 13 ay sonra çıkardım. Kendimle savaşırım gece olunca.

    6 yıl önce
  • “Geç olsun güç olmasın.” derler ya, bu düşünce doğrultusunda oluşan tembelliğimizin amına goyim. Geceleri sessizlik sarar odayı. Bir sigara kırmızısında kanlı savaşlar başlar. Düşünceler kalbin kalesini vurup mantık topları ile delmeye çalışırken atış serbest. Kendimi dinlerim saat 05.00′ e yakın. Siktir, sabah oluyor…

    6 yıl önce
  • diriltilesi bi yazı

    4 yıl önce
  • Bi yoruma ne dersin ?

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir