Edebiyat, Sinema & Dizi

FANTASTİK SİNEMA VE POTTER EVRENİ

FANTASTİK SİNEMA VE POTTER EVRENİ

FANTASTİK SİNEMA VE POTTER EVRENİ

Milenyum efsanesi olan fantastik türünün akla gelen ilk filmlerinden Harry Potter, bir çocuk kitabı olmasına karşın her yaşa hitap etme başarısı göstermiş bir film. Üzerine hala teorilerin kurulduğu her filminin kişiye kattığı duygu bakımından farklılık gösterip, dünya çapında hayran kitlesi bulunması hala daha özel Harry Potter film gecelerinin yapıldığı bilinmekte peki neden? Harry Potter’ın fantastik dünyasında bu kadar sevilmesinin nedeni belki de herkesin o dünyada yer almak isteği olabilir? Peki ya Potter olmak mı yoksa o dünyada kendimiz olarak var olmak mı? Filmlerde çoğunlukla kendimiz karakterin yerine koyarız. Ancak Potter serisinde farklı, her ne kadar Harry’nin yaşamı üzerinden film ilerlese de asıl bizi filme hayran bırakan nokta kesinlikle Harry’nin yaşadığı dünya. Fantastik filmlerin ruhlarında olan bu durum Harry Potter’da ön planda yer almakta, yaratılan, düşünülen dünya da gerçek dünyadan uzaklaşmak, başta Potter evreni olmak üzere tüm fantastik tür için geçerlidir. Seride birçok farklı yönetmenin yer almasına ve yapılan eleştirilerin fazlalığına karşın yaratılan dünyanın kaliteliliği ve elitliği asıl filmin ve fantastik sinemanın kendini gösterdiği noktadır. Diğer türlerde karakter ve evren dardır, kısıtlıdır. Gerçek ve mantığa dayarlıdır. Ancak Harry Potter başta olmak üzere kendini soyutlayan ve diğer türlerden ayırıp ilgili toplayan noktada, bu ucu bucağı olmayan dünyayı var etmek seyircinin genişletebildiği yapıt ortaya çıkarmak fantastik akıma aittir. 

Yeni dünyalar, yeni kurallar yeni karakterler yeni ırklar yeniliğe açılan en güzel kapı olarak fantastik sinema mantıklı gelebilecek herhangi bir açıklamaya gerek duyulmayan rahat ve bir o kadar da zor türdür. Zihnimizin en uç noktalarında ki düşüncelerin evrenin ana ilkeleri olduğu, devletlerin kendilerini barındırmadığı, insanların normal hayatından uzaklaştırdığı fantastik filmler çoğunlukla bizim dünyamızla alakasız, tamamen yeni, farklı bir evrende geçer. Fantastik filmlere bu kadar ilgi duyulması bir sınırının ve bir kalıba sığdırılmayışından kaynaklanmaktadır. Filmlerin üzerine konuşulacak teoriler, fikirler uzadıkça uzayan hayal güçleri bunun en büyük kanıtıdır. Filmlerin, izleyiciye kendisini bağlayan senaristin ve yönetmenin hayal gücünün tükendiği noktada filmin her izleyici için devam edebilirliğidir. Fantastik filmler genellikle büyü, olağanüstü olaylar ve mitolojik öğeler için filmlerdir. Fantastik filmlerin tarihi neredeyse film tarihi kadar eskidir. Gelişen teknoloji ile kendisine sinemada çok önemli bir yer edinmiştir.

Fantastik Sinema ve Bilim Kurgu

Birbirine çok benzer olan fantastik ve bilim kurgu türleri aslında çok temel noktalarda birbirinden farklılık gösterir. Bilim kurgu türü eserlerde genelde yaşanmış, yaşanan veya yaşanacak olanlar mantıklı gelebilecek bir sebebe bağlanır. Bazı filmlerde çok açık bir şekilde görebiliyorken bazı eserlerde fark edilmesi güçtür. Aynı zamanda bilim kurgu insanlar tarafından en çok aracı olarak kullanılan türlerden biridir. İnsanlar fark etmese de devletler arası psikolojik bir savaş yaşanır. Bilim kurgu bizim dünyamıza, gerçeklere daha çok yakınlık gösterir. Günlük sorunlar konu alınmasa da filmlerde büyük sorunlar ele alınır. Büyük sorunlar bilim kurguyu asıl oluşturan farklılıktır. 

Fantastik türde ise bir psikolojik savaşa çok rastlanmaz. Devletler burada kendilerini barındırmazlar. Çünkü konunun buna ayırdığı bir yeri yoktur. Bu açıdan fantastik filmlerin insanları bilim kurguya göre normal hayat sorunlarından daha fazla uzaklaştırdığı kesindir. 

Fantastik Tür Tarihi

İlk fantastik film, 1902 yılında, sessiz film döneminde Georges Méliès tarafından çekilmiş bir Fransız filmi olan A Trip to the Moon’dur. (Aya Yolculuk) Sessiz filmlerin altın çağında(1918-1926) çekilmiş en seçkin fantastik filmler Douglas Fairbanks’in The Thief of Bagdad (1924) ve Fritz Lang’in Die Nibelungen (1924)  ile Destiny (1921) filmleridir. Sesli filmlerin gelişiyle her yaştan seyirciye hitap eden 1939 yapımı The Wizard of Oz filmi çekilmiştir. Ayrıca fantastik film türünün önemli yapıtlarından King Kong ve Snow White and the Seven Dwarfs (Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler) yine bu dönemde çekilmiştir. Frank Capra’nın 1937 yılında çektiği Lost Horizon filmi de yine dönemin önemli fantastik filmlerinden olarak görülmektedir.                      1940’larda Alexander Korda’nın yapımcılığını üstlendiği tam renkli olarak sahnelenen A Thief of Baghdad (Bağdat Hırsızı) ve Jungle Book (Orman Kitabı) filmleri çekildi. 1946 yılında Beauty and Beast isimli filmin klasik bir uyarlamasını yapan Jean Cocteau, gerçeküstü unsurları ve efektleri sayesinde bolca beğeni topladı. Bu dönem 2. Dünya Savaşı’na denk gelmiş, fakat yine de başarılı fantastik eserler beyaz perdeye aktarılmıştır.

1950’li yıllarda Dr. Seuss’un kaleme aldığı Darby O’Gill and the Little People (Darby O’Gill ve Küçük İnsanlar) ve The 5000 Fingers of Dr. T (Doktor T’nin 5000 Parmağı) isimli filmler dönemin başlıca fantastik filmlerindendir. Ayrıca 1951 yapımını Disney filmi Alice in Wonderland’de fantastik klasikler arasına girmiştir.1960’lı yılların en önemli fantastik filmi Harryhausen’ın Jason and Argonauts isimli filmidir. Harryhausen’ın başyapıtı olarak görülen film,    Stop-motion tekniğini kullanılarak oluşturulan heykeller, iskeletler, kartallar ve diğer mitolojik yaratıklar sayesinde birçok eleştirmenden tam not almıştır.1977 yapımı animasyon filmi Wizards gişede büyük bir başarı sağlayamamasına rağmen kült filmler arasına girdi. Star Wars serisinin ilk filmi 1977 yılında beyaz perdeye aktarıldı ve dönemin en çok izlenen filmlerinden biri oldu. Diğer yandan bu 10 yıllık sürecin büyük bir bölümünde gerçek bir fantastik film çekilmediğinden sadece Bedknobs and Broomsticks ve Willy Wonka ve Çikolata Fabrikası halkın gözünde dönemin önemli iki fantastik filmi olarak bilinir.                                 1980’li yıllarda fantastik filmler mitolojileri sahneye geri döndüren yönetmenler tarafından tekrar karakterize edildi. Ray Harryhausen Yunan efsanelerine Clash of the Titans ile hayat verirken, John Boorman’ın 1981’deki Excalibur filmi Arthur’u ekranlara geri getirdi. Star Wars serisinin 2. ve 3. filmi de 1980 ve 1983 yıllarında ekranlara geldi ve tabiri caizse o dönemi salladı. Ayrıca bu dönemde aksiyon filmleri ile egzotik-fantastik filmleri karıştırıp daha modern yöntemlerle filmler de çekildi. John Carpenter’ın yönettiği ve Kurt Russell’ın başrolünü oynadığı Big Trouble in Little China (Küçük Çin’de Büyük Bela) bu tarz filmlere bir örnektir.

SONUÇ

Türk sinemasında pek görmeye alışkın olmadığımız fakat dünya genelinde başarılı örneklerini de gördüğümüz bu tür, konusunu hayal gücünden alır. Sonsuz ve kuralsız bir ortamdan çıkarılan konuların saçmalığını ya da akla mantığa uygunluğunu tartışmak, mantıklı bir açıklama getirmeye çalışmak yersiz olur.  Kahramanlık konuları ya da farklı bir evrende geçen savaşlar hepsi bu türün içinde bulunuyor ve takipçileri tarafından büyük beğeni topluyor. Bu nedenle bu tür filmlerde zaman- mekan ya da kurguyu tamamen önyargısız bir biçimde değerlendirmek gerekir. Fantastik filmlerin efsaneleşmesin bir diğer göstergesi de sektör haline gelebilmesidir. Star Wars, Yüzüklerin Efendisi ve tabi ki Harry Potter gerek stüdyoları gerek filmlerde kullanılan eşyaları sayesinde hayatımıza anlam katmaya devam etmektedir. 

Fantastik filmler gerçek hayatta bulamadığımız şeyleri bünyelerinde barındırır. Küçük çocukların kalemlerini asa gibi kullanması en basit örnek olarak karşımıza çıkar Fantastik sinemanın sırrı insanın hayal gücünün sınırlanırın olmayışını kanıtlar nitelikte oluşurudur. Bir hayal kurarak yarattığımız evren dünya için bir amaç olabilme ihtimalini bile taşımaktadır. 

Yazan: Burak PEKTAŞ

Düzenleme: Uykucukuzgun

KAYNAKÇA:

http://www.merakname.com/fantastik-film-nedir/

https://fantazya.net/sinemada-bilim-kurgu-ve-fantastik/

https://fantazya.net/fantastik-film-tarihi/

[zombify_post]




Bi yoruma ne dersin ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir