Eleştiri

DilenDİRmeyin!!!

DilenDİRmeyin!!!

Dilenmek nedir? Kendine acındırarak birinden bir şey istemek diyeceksiniz değil mi? Evet, doğru bildiniz. İnsanların dini inançlarını, insani vicdanlarını sömürmek suretiyle onlardan para, ekmek, süt gibi birçok şeyi istemektir. Eli ayağı tuttuğu halde, gücü yerinde olduğu halde, bedensel aktivitelerinde bir sıkıntı olmadığı halde, akıl durumu yerinde olduğu halde hatta bir mesleği olduğu halde çalışmayıp daha kolay yoldan para kazanma durumu olarakta nitelendirebiliriz. Niğde’ de bir kadın dilenci “Dilenmek varken çalışılır mı? Günlük kazancım 500 TL.” demiştir. Evet, evet yanlış duymadınız tam 500 TL. Ayda 15000 TL yapar. Kim kazanıyor lan aylık bu kadar? Neyse konuyu dağıtmayalım. Dilencilik konusunda birçok dini düşünce de vardır:

-Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi haramdır.

-Dilenmek ancak şu üç kişiye caizdir: Toprağa yapıştıran fakirliğe uğrayana (son derece fakir düşene), altından kalkamayacak derecede borç altına girene, aralarını bulmak için kan parası yüklenen kimseye.

-Kişinin yediği en helal nafaka, kesbinden ( el emeğinden), doğru alışverişten yediği nafakadır.

-Sakın rızkın herhangi bir kısmının gecikmesi, sizi, Allah’a isyan etmek suretiyle onu aramaya sevketmesin. Zira masiyet ile Allah nezdinde bulunan rızka asla erişilmez. Herhangi kimse nefsi için dilencilikten bir kapı açarsa; Cenab-ı Hak, onun üzerine fakirlikten yetmiş kapı açar.

-Çok acı veren müzmin bir hastalığa kapılan kimse ihtiyacı kadar isteyebilir.

-Her kim malını çoğaltmak için insanlardan mallarını isterse, o ancak ve ancak ateş parçası ister. Artık bunun ister azını, isterse çoğunu ister.

Peki, sizce bu insanların dilenmesinin sebebi sadece muhtaç durumda olmaları mı? “Tabiki öyle, başka ne olabilir ki?” diyenleri duyar gibiyim. Evet arkadaşlar daha bir çok sebebi var hatta bu sebeplerden en gurursuzu onların çalıştırılıyor olması. Evet, evet yanlış okumadınız. Ne yazıkki büyük bir kısmı bir takım çapsız diye nitelendirebileceğimiz gruplar tarafından çalıştırılıyor. Zorla dilencilik yaptırılıyor yani. Sizin iyi niyetle verdiğiniz paranın 5 kuruşu bile onlara gitmiyor. Hatta karda, kışta, yağmurda, çamurda daha da acınası görünmeleri için uğraşılıyor. Üzerlerinde ceketsiz, ellerinde eldivensiz, ayaklarında ayakkabısız sokağa salınıyor. Siz daha çok acıyın, daha çok para toplasınlar diye. Aslında bu yazdıklarımı bir çoğunuz biliyorsunuz.

Peki bu insanların bu halde olmasının tek sebebi o parazit yaşayan, onları çalıştıran şerefsizler mi sizce? İşte bu soruda sizlerle düşüncelerimiz ayrılıyor. Bence aslında dilencilerin olmasının, onların çalıştırılmasının en büyük sebebi biziz. Yanlış okumadınız, BİZİZ… Biz lanet olası vicdan muhasebemizde onları kullanmasak, sadece ve sadece vicdanımızı rahatlatmak için o kişilere 1 TL vermesek bunların hiçbiri olmazdı bence.

Düşünsene, senin verdiğin 1 TL ile o nasıl geçimini sağlar? En fazla bir ekmek alır, yanına belki bir tek üçgen peynir. O anı kurtardın diyelim, ya sonra? Sen diyorsunki ben veririm, sen verirsin işte öyle öyle geçinir gider. Zaten dilenenler ve dilenmeleri için zorlayanlarda senin gibi düşündüğü için o insanlar, küçücük çocuklar, kadınlar ve yaşlılar çalıştırılıyor. Sen malımın sadakası olsun, ileride başıma bir şey gelirse sadakadan yırtarım belki, sevap pointim artsın, yazık ya bi yardım edeyim gibi düşüncelere girip onlara para verirken o insanlardan çok kendini düşünüyorsun. Sadece bir çıkar ilişkisi oluyor seninkisi. Kıyamadım, dayanamadım deme. Eğer gerçekten böyle biri isen zaten dilencilere yardım etmek için bir aylık maaşını veriyor olman lazım. Ki, o yemez. Sen sadece o an vicdanını rahatlatmak için veriyorsun o parayı, bunu kabul et. Sen parayı verdikten sonra o dilenciye tekrar dönüp bir bakıyor musun? Bence hayır.

Eee ne yapalım yani sadaka vermeyelim mi? Tabiki verelim, tabiki bağış yapalım, tabiki muhtaçlara yardım edelim. Bakın ne diyor Hz. Muhammed: Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Öncelikle ailemizden başlayalım yardım etmeye. Yok mu kimse, komşularımıza yardımcı olalım. Para almıyorlarsa başka bir yolunu bulalım. Komşumuzda mı yok, bi sonraki mahalleye gidelim. Orada da mı kimse yok; camilere, okullara, hastanelere, sağlık ocaklarına yardım edelim. Yani sen gerçekten yardım etmek iste yeter, yardım edilecek yer çok. Hiçbir şey yapamadın, git muhtardan mahalledeki ihtiyaç sahiplerini öğren. Bir haftalık pazar masraflarını karşıla, git kendi ellerinle al ne alacaksan, kapısının önüne bırak.

Eee dilencilere ne yapacağız? Bir sürü yol var aslında. Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ nın ALO 183 ihbar hattını deneyebilirsin. Belki bir istismarı veya ihmali önlemek parmaklarının ucunda. Ben o numarayı bilmiyorum dersen 155, 156 gibi kolluk kuvvetleri numaralarını arayıp ihbar edebilirsin. Dilencinin elinden tutup (eğer 18 yaş üstü ise) en yakın Kaymakamlık binasındaki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ na götürebilirsin. Gerçekten ihtiyacı varsa zaten seninle gelmeyi kabul edecektir ve gerçekten ihtiyacı varsa yasal yollardan yardım alabilir. Dilencinin elinden tutup en yakın Sosyal Hizmet Merkezi’ ne götürebilirsin. En yakın Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ ne de götürebilirsin. Belediyelere, hastahanelere, emniyet merkezlerine bile götürebilirsin. Hatta ve hatta gönüllü bir sürü dernek var, vakıf var, onlara da götürebilirsin. Sen yeterki gerçekten yardım etmek iste.

Ha, benim vaktim yok, bu saydıklarını nasıl yapayım diyorsan daha basit ve vakit almayan şeylerde var. Ekmek parası mı istiyor, ekmek al. Çocuğumun sütü mü yok diyor, süt al. Karnım aç mı diyor, çorba ısmarla, döner ısmarla. Eldivenim mi yok diyor, eldiven al. Bak bunlar en fazla 15 dakikanı alır. Ama dilenciye para verip onun dilenmesine yardım etmekten daha iyidir.

İşin özü sen onun dilenmesi için ortam hazırlamazsan, ona bu fırsatı vermezsen, o zaten dilenemez. Dilense hatta dilendirilse bile sonuca ulaşamaz. Ama sen dersen ki ” ya 1 liradan ölmem, vereyim gitsin” işte o zaman bu durum hiçbir zaman bitmez. Daha fazla, daha fazla derken baştaki verdiğim örneğe döner. Ya da döndürülür.

Vicdan muhasebenizi bir kenara bırakın. Yardım ve yataklık etmeyi bırakın. Dilenmeyin ve en önemlisi: DilenDİRmeyin!!!

[zombify_post]




Bi yoruma ne dersin ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir